22 Ocak 2012 Pazar

YANSITMA

Rahmetli babam "bir adam eğer karısınız kızını aşırı kıskanıyorsa bil ki o başkalarının karısına kızına bakıyordur" derdi.  Meğer psikolojide açıklaması varmış bunun. Yansıtma deniyormuş adına.


Son zamanlarda gördüğüm bir davranış biçimi bu... Sadece bir kişide de değil bir kaç kişide görünce yazmak şart oldu. Sözlükte YANSITMA kendisine yakıştıramadıklarını başkalarına yakıştırma diye geçiyor. İnsanların iç çatışmalarında kullandıkları bir savunma aracıymış. Kimi insanlar kendilerinde varolduğu halde kabul etmek istemedikleri nitelikleri başkalarında görüp eleştiriyormuş. Örneğin kendisi dedikoducu olan bir kimsenin başkalarını dedikoduculukla suçlaması gibi.  Aslında bu konuda "Kişi kendinden bilir işi" diye çok da güzel bir atasözümüz var.

Yani diyorum sözün özü başkalarını ne ile suçluyorsan dön de bir aynada kendine bak. Sonra da sor bakalım ben ne hata yapıyorum diye.

21 Ocak 2012 Cumartesi

MULTITASKING?

Garip bir huyum var diyelim ki A işini yapmam gerekiyor. Sonrasında da B işini yaparım diye planlamışım. İste o A işini yapmayı geciktirdikçe geciktiriyorum. Sonrasında bakıyorum B birikmiş, üstüne C gelmiş K,L,M lere gelmişim ben hala A da salak gibi beklemede. Buna bir son vermem lazım ya A yı hemen yaparak ya da kafamdaki "A olmadan B'ye geçemem" kalıbımı değiştirerek.


İşin ilginci bu "multitasking" yani onlarca şeyi aynı anda yapabilme olayımı eğlence konusunda süper yapabiliyor olmam.Bunu işime de yansıtmalıyım.Yoksa altından kalkamayacağım hiçbirşeyin...Çözümü olan?

5 Ocak 2012 Perşembe

İSTANBUL...

İlk ayak bastığım günden bu yana bir aşk benim için İstanbul. Üniversiteyi kazandığımda geldim, bir daha da kopamadım. Son 2 yıldır Ereğli'de yaşasam da birinci memleketim Adana'mdan sonra ikinci vatanım, ikinci aşkım da İstanbul benim. 

Neler yaşadım, ne kahkahalarım ne gülüşlerim var sokaklarında, vapurlarında. Başımı öne eğip hıçkıra hıçkıra gözyaşı dökmüşlüğüm de var şimdi saçma bulduğum bir dolu şey yüzünden. Pencereden gökyüzüne bakıp dua etmişliğim de var, sokaklarını karış karış gezmişliğim de. Günahlarım da var sevaplarım da. Rahmetli Babacığımla balık ekmek yemişliğim, taaa öbür ucuna gidip Garipçe'de balık avlayıp mangal yapmışlığım var. Sonra bir doktor odasının kapısında ağlayarak yere diz çökmüşlüğüm de var çeresizlikten. Gençliğim var, insanların masum olduğuna inanışım, sevdiğimle ilk defa elele gezmişliğim, ilk öpücüğüm, ilk hayalkırıklığım, ilk aldatılışım da var. Yitirdiklerim var, kazandıklarım var.


Yeni başladığım kurs için bir süre haftasonlarını İstanbul'da geçirmem gerekecek ve işte tüm bu duygularla beraber gideceğim İstanbul'a. Kurs yoğun çalışılacak dersler çok ve önemli. Umarım bunca yoğunluğun arasında İstanbul'a da dostlara da vakit ayırabilirim... 

3 Ocak 2012 Salı

SOMURTUK SURATLAR...

Sabah erken uyanıyorum. Eskiden daha da erkendi, 5 dedin mi ayaktaydım; şimdi 6 oldu. O saatten itibaren de radarlar sonuna kadar açık akşam evime gelene kadar bir tane güleryüzlü insan görebilir miyim diye bakınıp duruyorum. Otobüste, indiğim yerde, minibüste yandan geçen arabanın içinde. Bir tane gülümseyen insan görsem azıcık enerji kırıntısı toplayacağım, can bulacağım sanki. Yok yok yok...Böyle akşama kadar numunelik tek sırıtık olarak gezip duruyorum.Haksızlık etmeyeyim bir de twitterda gülümseyen "Günaydın"laşan dostlar var. Ama geri kalanı resimdeki gibi...


Kış mevsimine rağmen güneş bile bulutların arasından kendini göstermeye çalışıyorken bu somurtuk suratlı insanlara katlanamıyorum. Hayatta şükredecek milyonlarca şeyi varken somurtmayı tercih eden tüm sabah somurtukları, aşağıdaki ilandan bir parça gülümseme koparın lütfen... :) 


1 Ocak 2012 Pazar

2012 VE BAŞLANGIÇ...

2 yıldır düzenli olarak twitterda yazıyorum. 140 karaktere sığdıramadıklarım, içimde kalanlar ise burada olacak. Follow me :)